2b hak sahipliği tespit davası
33 ramazan dışındaki ayların başlangıcını tespit tespit en az kaç kişinin sahipliği gerekir?A) en az 2B) en az 3C) en az 5 cevap:A 35) dünyanın yuvarlak oluşu ndan dolayı bir yerde görülen hilal başka bir yerde görülmeyebilir. Doğuş yer ve vakitlerini n degismesi denir. A) ihtilaful metali B) ihtilaful mekan
Yılındaölen sigortalı tespit davası açmamış ise, hak sahiplerine yargı kararları ile yeni bir 5 yıllık süreye tanınmaktadır. Böyle bir sürenin tanınmaması gerektiğine dair görüşlerde bulunmaktadır. Kapıcı gibi hizmetlerde asıl çalışan işçiye zaman zaman
ŞEHRİNFARKLI MAHALLELERİ 17. İSTANBUL BİENALİ’NE EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR. Esenyurt'ta 114,98 m² daire icradan satılıktır. 2014 model Volkswagen icradan satılıktır. Havuz makinası ve malzemesi satın alınacaktır. Miscea classic batarya satın alınacaktır. Düzeltme ilanı ILN01656847 ihale. Branda taşıma çuvalı satın
Yazar Besler Hukuk 22 Ekim 2021. Zilyetlik, bir eşya üzerinde fiili hakimiyet şeklinde kurulan ilişkiyi ifade etmektedir. Yani zilyetlik, bir malı kullanma, el altında bulundurma manasına gelmektedir. Günlük hayatta mülkiyet ile zilyetlik kavramları birbirine karıştırılmaktadır. Fakat bu ikisi apayrı kavramlardır.
kararınagöre Seri:II, No:14.1 tebliğ hükümleri çerçevesinde tespit edilen karın dağıtılması hususu görüşülmüş olup, 2017 yılı net karından 22.000 TL ; hisse senedi sahiplerine ödenmiş sermayenin %93,12’si oranında toplam brüt 22.000 TL, net 18.700 TL temettü dağıtılmasına karar verilmiştir.
Site Pour Rencontrer Des Femmes Gratuit. 2/B ORMAN ARAZİLERİNİN HUKUKİ DURUMU VE HAK SAHİPLİĞİNİN BELİRLENMESİ Türk Hukuku’ nda mülkiyet konusu olabilecek tüm taşınmazlar, özel mülkiyete tabi özel mallar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamu malları olarak ikiye ayrılmaktadır. Ormanlar; tıpkı dağlar, tarıma elverişli olmayan araziler, göller, deniz kıyıları gibi kamu mallarından olup kural olarak özel mülkiyet konusu yapılamazlar. Ancak, bu yazımızın konusunu oluşturan 2/B orman arazileri yukarıda sayılan diğer kamu mallarından farklı bir hukuki statüye sahip olup kanunlarda özel düzenlemelere tabi tutulmuştur. Yazımızda, uygulamada sıkça kafa karışıklığına yol açan 2/B orman arazilerinin hukuki durumu, tabi oldukları mevzuat, edinilmesi ve edinilmesi için izlenmesi gereken süreç sizler için ayrıntılı olarak açıklanmıştır. 2/B ORMAN ARAZİSİ NEDİR? 2/B ORMAN ARAZİLERİ HANGİ MEVZUATA TABİDİR? Ormanların hukuki durumu, en genel haliyle, Anayasamızın “Ormanlar ve Orman Köylüsü” üst başlıklı 169. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede, bütün ormanların Devletin gözetimi altında olduğu, istisnai haller dışında orman sınırları içerisinde daraltma yapılamayacağı düzenlenmiştir. Bu maddeyi takip eden “Orman Köylüsünün Korunması” başlıklı” 170. maddenin 3. fıkrasında ise “ …. tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi; bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir” denilmekle orman vasfını yetirmiş ve tekrar bu vasfı kazanamayacak olan orman arazilerinin orman sınırlarından çıkarılmasından, Devlet eliyle tahsisinden ve bu tahsisin özel bir kanunla 6381 sayılı Orman Kanunu düzenleneceğinden bahsedilmiştir. Orman vasfını kaybetmiş ve tekrar bu vasfı kazanması mümkün olmayan araziler Anayasa’ nın 170. maddesinin atfıyla 6381 sayılı Orman Kanunu’ nun 2. maddesinin “b” bendinde düzenlenmesi sebebiyle 2/B orman arazileri adını almıştır. BİR ORMAN ARAZİSİNİN 2/B ORMAN ARAZİSİ OLABİLMESİNİN ŞARTLARI NELERDİR? Bir orman arazisi ancak Orman Kanunu’ nun 2. maddesinin “b” bendinde sayılan şartları sağlaması durumunda orman sınırları dışına çıkartılarak 2/B orman arazisi olarak nitelenebilir. Bu şartlar; Arazinin, tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmesi ve bu niteliği tekrar kazanamayacağının belli olması, Tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık antep fıstığı, çam fıstığı gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen arazilerden olmasıdır. Eklemek gerekir ki, bir arazinin orman vasfını yitirdiğinin ispat külfeti bu araziyi satın almak isteyen hak sahibinin üzerindedir. 2/B ORMAN ARAZİLERİNİ KİMLER SATIN ALABİLİR? 2/B ORMAN ARAZİLERİ BAKIMINDAN HAK SAHİPLİĞİNİN BELİRLENMESİ 2/B orman arazilerinin edinilmesi ile ilgili şartlar 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun” un 6. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde uyarınca; 6292 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan tarihinden önce düzenlenen güncelleme listelerine[1] veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler hak sahibi sayılır. Bu açıdan ilgili arazinin tarihinden önce kullanıcısı veya bu arazi üzerindeki yapıların sahibi olmayanlar 2/B arazilerini satın alamazlar. O halde bu şartları kısaca; Güncelleme listeleri, kadastro tutanakları veya kesinleşmiş mahkeme kararları uyarınca tarihinden önce ilgili arazinin kullanıcısı veya üzerindeki yapıların sahibi olmak, Süresi içinde bu araziyi almak için idareye başvurmak ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul etmek, olarak sıralayabiliriz. Hemen belirtmek gerekir ki, Anayasa’ nın yukarıda belirtilen 169. ve 170. Maddeleri uyarınca 2/B arazilerinin orman köylüleri dışındaki üçüncü kişilere de satışı yasaktır. HAK SAHİBİ, 2/B ORMAN ARAZİSİNİ SATIN ALMAK İÇİN HANGİ SÜRE İÇİNDE İDARE’ YE BAŞVURMALIDIR? Öncelikle hak sahipleri tarafından başvurulması gereken “Yetkili İdare” tabiri ile illerde Defterdarlıklar, ilçelerde ise Mal Müdürlükleri kastedilmektedir. İdareye başvuru süresi bakımından 6292 sayılı kanun ikili bir ayrıma gitmektedir Kanunun yürürlük tarihi olan tarihinden önceki güncelleme listeleri, kadastro tutanakları ya da kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile bu arazinin tarihinden önce kullanıcısı olduğu tespit edilen kişilerin yürürlük tarihinden itibaren 6 ay, tarihinden sonra hazırlanan güncelleme listeleri, kadastro tutanağı veya kesinleşmiş mahkeme kararı ile bu arazinin tarihinden önce kullanıcısı olduğu tespit edilen kişilerin güncelleme listelerinin tescil edildiği, kadastro tutanağı veya mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren 8 ay, içinde idareye başvurarak bu arazilerin idarece belirlenecek bedel karşılığında doğrudan kendilerine satılmasını isteyebilirler. İdareye Başvuruda İstenilen Belgeler Nelerdir? Başvuru dilekçesi, Nüfus cüzdanı fotokopisi, Başvuru bedelinin yatırıldığına dair makbuz, Mirasçılık söz konusu ise hak sahibinin mirasçı olduğuna dair veraset ilamı 2/B ORMAN ARAZİLERİNİN SATIŞ BEDELLERİNİN TESPİTİ ve ÖDEMESİ NASIL YAPILIR? Hak sahipleri, İdare’ ye arazinin doğrudan kendilerini satışı için başvurduklarında bu arazinin satış bedeli rayiç bedel[2] üzerinden hesaplanır. Satışa konu 2/B arazisi, 400 m2’ den küçük ise %50 400 m2’ den büyük ise %70 oranında rayiç bedel üzerinden hesaplama yapılır. İdare tarafından tespit edilen satış bedeli peşin ya da taksitli olarak ödenebilir Satış bedelinin peşin ödenmesi halinde satış bedeli üzerinden %20, Tespit edilen satış bedelinin en az yarısının peşin ödenmesi halinde satış bedeli üzerinden %10 indirim yapılır. İdarece tespit edilen satış bedeli, araziyi satın almak isteyen hak sahibi tarafından satış bedelinin kendisine tebliğ edilmesini takip eden 3 ay içerisinde ödenmelidir. Daha önce belirttiğimiz üzere, 2/B orman arazilerini satın almak için hak sahibi olmanın şartlarından biri de idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul etmek olduğundan idarece tespit edilen bu satış bedeline karşı itiraz etmek ya da dava açmak mümkün değildir. [1] Güncelleme listesi 3402 sayılı Kadastro Kanununun ek 4 üncü maddesine göre düzenlenen ve 2/B alanlarından daha önce kullanım kadastrosu yapılan yerlerin fiili kullanım durumlarını gösteren ve tescil edilen listeleri ile bu kanunun yürürlük tarihi olan tarihinden sonra aynı şartlarda hazırlanan listeleri ifade eder. [2] Rayiç bedel, 6292 sayılı Kanunun 2. maddesinin “g” bendinde düzenlenmiştir.
Hukuk Bölümü 2012/127 E. , 2012/221 K. DAVACILARIN MURISININ 2981 SAYILI YASA UYARINCA HAK SAHIPLIĞI DIKKATE ALINMADAN, DAVA KONUSU TAŞINMAZIN 2886 SAYILI YASA UYARINCA IHALEYE ÇIKARILARAK BELEDIYE ENCÜMENI KARARIYLA SATIŞININ YAPILMASININ HUKUKA AYKIRI OLDUĞU IDDIASIYLA AÇILAN DAVANIN, İDARİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN 2247 Madde 10 “İçtihat Metni”Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir. Davacılar Vekilleri Av. Av. Davalılar 1-Altındağ Belediye Başkanlığı Vekili Av. 2- O L A Y Ankara ili, Altındağ ilçesi, Doğantepe mahallesi, 23838 ada, 4 parsel sayılı taşınmaz için Baki Depe tarafından gün ve 195127 yevmiye numarası ile 2981 sayılı Yasa uyarınca imar affı başvurusunda bulunulmuş; daha sonra, anılan yer davacıların murisi satılmıştır. 2981 sayılı Yasa uyarınca arsa bedelinin ödenmemesi nedeniyle imar affı başvurusunun sonuçsuz kaldığı gerekçesiyle; uyuşmazlık konusu gecekondunun bulunduğu taşınmazın 160 m2’lik kısmı, davalı idare tarafından, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununda belirlenen açık teklif usulü ile ihaleye çıkarılmıştır. Altındağ Belediye Encümeninin tarih ve 1001-2 sayılı kararıyla, ihaleye teklifte bulunan mirasçılarından taşınmazın satılmasına karar verilerek tapuda anılan şahıs adına tescili yapılmıştır. Davacılar vekili, müvekkilleri adına kayıtlı Ankara ili, Altındağ ilçesi, Doğantepe Mahallesi, 23838 Ada, 4 parsel, 2. Cadde 1361/1. Sokak eski 189. sokak No 37 adresinde kain taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına miras payları oranında tescili ile taşınmazı başkalarına devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla, davalı adına kayıtlı 16000/125357 hissesi üzerine dava sonuna kadar ihtiyati tedbir şerhi verilmesi istemiyle günlü dilekçe ile adli yargı yerinde dava açmıştır. Davalılardan belediye vekili, birinci savunma dilekçesinde, dava konusu her ne kadar tapu iptali ve tescil olarak belirtilmiş olsa da iş bu dava ile asıl ulaşılmak istenen sonucun, davalı adına yapılan satışa ilişkin ihalenin iptali olduğu, söz konusu satış işleminin idari bir işlem olduğu, taşınmazın açık teklif usulüyle ihaleye çıkarıldığı ve tarih ve 1001-2 sayılı Encümen kararı ile davalıya satıldığı; bu kapsamda idari bir işlem ve karardan kaynaklanan ihale sonucu taşınmazın satışına ilişkin işlemin iptali talebinin idare mahkemelerinde açılacak tam yargı davası ile talep edilmesinin gerektiğini ve davada idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur. ANKARA 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ gün ve E 2011/244 sayı ile, tarafların iddia ve savunmalarına, mevcut delil durumuna, taşınmazın tapusunun iptali ve tescil talebi ile davanın açılmış olmasına göre davalı tarafın yargı yolu itirazının reddine ve Mahkemelerinin görevli olduğuna karar vermiştir. Davalılardan belediye vekilinin, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki günlü dilekçesi üzerine, dava dosyasına ilişkin belgelerin bir kısmının onaylı örneği Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir. DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 2981 sayılı Kanunun 8’inci maddesinde, imar mevzuatına aykırı yapılarla gecekondular için tespit işlemlerinin yapılacağı, bu tespit kapsamına, temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak kaydı ile Hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare etmekte olduğu arsa veya arazilerdeki inşaatına Kanunun 14 üncü maddesinin f fıkrasındaki tarihlerden önce başlanmış mesken, kısmen işyeri ve konut olarak kullanılan veya evvelce konut olarak kullanılıp sonra işyerine çevrilen gecekondular ile imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı tüm yapıların dahil olduğu belirtilmiş; 10’uncu maddesinin a bendinde ise, ” Bu Kanun hükümlerine göre hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapılar, 12 nci madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yer hak sahibine tahsis edilir ve bu tahsisin yapıldığı tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine “Tapu Tahsis Belgesi” verilir. Tapu tahsis belgesi, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil eder. Ancak islah imar planı veya kadastro planları ile belirlenen alanlarda tapu tahsis belgesi yerine hak sahiplerine doğrudan tapuları verilebilir. ” hükmüne yer verilmiş olduğu; yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinde anılan Kanun kapsamında yer alan taşınmazlarda bulunan gecekonduların nasıl tespit edileceği, tespit sonrasında ne tür işlemler yapılacağı açıklanmış; hak sahiplerince alınan tapu tahsis belgesinin sonradan tapuya dönüştürüleceği öngörülmüş; Yasa hükmünde ifade edilen, ” tapu vermek” şeklindeki bu yetkinin idari nitelik taşıyan uygulama işlemlerinin doğrudan bir sonucu olarak kullanılmış olduğu; dosyanın incelenmesinden; uyuşmazlık konusu taşınmaz için Baki DEPE tarafından gün ve 195127 yevmiye numarası ile 2981 sayılı Yasa uyarınca imar affı başvurusunda bulunulduğu; daha sonra, anılan yerin davacıların murisi Gülser KAPITAŞl’na satıldığı; ancak, 2981 sayılı Yasa uyarınca arsa bedelinin ödenmemesi nedeniyle imar affı başvurusunun sonuçsuz kaldığı; sonra da, uyuşmazlık konusu gecekondunun bulunduğu taşınmazın160 m2lik kısmının, davalı idare tarafından, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununda belirlenen açık teklif usulü ile ihaleye çıkarıldığı; ihaleye teklifte bulunan Gülser KAPITAŞl’nın mirasçılarından Sebahattin KAPITAŞl’na Altındağ Belediye Encümeninin tarih ve 1001-2 sayılı kararıyla taşınmazın satılmasına karar verilerek tapuda anılan şahıs adına tescilinin yapıldığı; davacılar tarafından anılan taşınmazın tapu tahsis belgesinin murisleri adına verildiği ve tüm mirasçıların miras payları oranında 2981 sayılı Yasa uyarınca hak sahibi olduğu iddiasıyla satış işleminin iptal edilerek tapu kaydının iptalinin ve adlarına tescil edilmesinin sağlanması istemiyle davanın açıldığının anlaşıldığı; davacıların murisinin 2981 sayılı Yasa uyarınca hak sahipliği dikkate alınmadan anılan taşınmazın 2886 sayılı Yasa uyarınca ihaleye çıkarılarak belediye encümeni kararıyla satışının yapılmasının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla açılan bu davada, davacıların taşınmaz üzerindeki iddiaları gayrimenkul mülkiyetinin iktisap yollarına ilişkin Medeni Kanun hükümlerine göre değil; bir kamu kanunu olan 2981 sayılı Yasa’da öngörülen hak sahipliği esasına dayanılması karşısında; çözümü, bir idari işlem olan Encümen kararının hukuka uygunluğunun denetlenmesini ve bu denetim sonucunda hukuka aykırılığının tespiti halinde iptalini gerektiren bu davanın İdari Yargı yerinde görülmesinin, Anayasada bu denetim için Adli Yargı’dan ayrı bir yargı düzeni öngörülmüş olmasının zorunlu gereği olduğu gerekçesiyle; 2247 sayılı Yasa’nın 10’uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Başkanlıkça 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesinin 3. fıkrasına göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; dava dosyasının incelenmesi sonucunda; Altındağ Belediyesine Baki Depe tarafından 08/06/1983 tarihinde 195127 yevmiye numarası ile 2981 sayılı “İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun” kapsamında imar affından yararlandırılarak tapu tahsis belgesi için başvuruda bulunulmasına rağmen arsa bedelinin ödenmemesi nedeniyle davalı Belediye meclisi kararıyla 2886 sayılı İhale Kanunu gereğince açık teklif usulüyle ihale yapılarak, ihale sonucu satışın Selahattin Kapıtaşı’na yapıldığı ve bunun sonucu tapu tescilinin adına yapıldığının anlaşıldığı; davacının iddia ve dayanağının ise, tapu tahsis belgesine mirasçılık nedeniyle tüm mirasçıların birlikte hak kazandıkları ve davalı Belediye tarafından 2981 sayılı kanun gereğince işlem yapılarak tapu tescilinin tüm mirasçılara payları oranında yapılması gerektiği ve yapılan ihalenin yasaya aykırılığına, tapu tescil işleminin usulsüzlüğüne ilişkin bulunduğu; davanın kaynağının, Medeni Kanun ve Gayrimenkul hukukundan kaynaklanan mülkiyet hakkının tapuda hatalı tescili olmayıp, aksine 2981 sayılı imar mevzuatı ve 2886 sayılı ihale mevzuatına dayanan ve idarenin tek taraflı kamu gücüne dayanan düzenleyici işlemlerinin sonucu olduğunun anlaşıldığı; Anayasa’nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesinde, İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı; uyuşmazlık konusu işlemin, gecekondu mevzuatı, imar affı ve ihale mevzuatından kaynaklanan idari eylem ve işlemlerden dolayı hukuka aykırılık iddiası ile açılan iptal davası kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/244 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir. İNCELEME VE GEREKÇE Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Mehmet Aydan AL’ın katılımlarıyla yapılan günlü toplantısında l-İLK İNCELEMEDosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, davalılardan Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine, Danıştay Başsavcısı’nca 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, anılan davalı yönünden doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ Dava, Ankara ili, Altındağ ilçesi, Doğantepe mahallesi, 23838 ada, 4 parsel sayılı taşınmazın160 m2lik hissesinde 2981/ 3290 sayılı Kanun uyarınca hak sahibi olduklarını iddia eden davacıların, taşınmazın Altındağ Belediye Encümeninin tarih ve 1001-2 sayılı kararıyla satılması üzerine; 2981 sayılı Yasadan kaynaklanan hakları dikkate alınmadan satışın yapıldığından bahisle; taşınmazın tapu kaydının iptali ile adlarına miras payları oranında tescili istemiyle açılmıştır. 2981 sayılı Kanunun 8. maddesinde, imar mevzuatına aykırı yapılarla gecekondular için tespit işlemlerinin yapılacağı, bu tespit kapsamına, temel inşaatı tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak kaydı ile Hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare etmekte olduğu arsa veya arazilerdeki inşaatına Kanunun 14. maddesinin f fıkrasındaki tarihlerden önce başlanmış mesken, kısmen işyeri ve konut olarak kullanılan veya evvelce konut olarak kullanılıp sonra işyerine çevrilen gecekondular ile imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı tüm yapıların dahil olduğu belirtilmiş; 10’uncu maddesinin a bendinde ise, ” Bu Kanun hükümlerine göre hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapılar, 12 nci madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yer hak sahibine tahsis edilir ve bu tahsisin yapıldığı tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine “Tapu Tahsis Belgesi” verilir. Tapu tahsis belgesi, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil eder. Ancak islah imar planı veya kadastro planları ile belirlenen alanlarda tapu tahsis belgesi yerine hak sahiplerine doğrudan tapuları verilebilir. ” denilmiştir. Bu hükümlerle, 2981 sayılı Yasa kapsamında yer alan taşınmazlarda bulunan gecekonduların nasıl tespit edileceği, tespit sonrasında ne tür işlemler yapılacağı açıklanmış; hak sahiplerince alınan tapu tahsis belgesinin sonradan tapuya dönüştürüleceği öngörülmüş; Yasa hükmünde ifade edilen, ” tapu vermek” şeklindeki bu yetki idari nitelik taşıyan uygulama işlemlerinin doğrudan bir sonucu olarak kullanılmıştır. Olay bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; Davacılar vekili davasını, müvekkillerinin murisinin 2981 sayılı Yasa uyarınca hak sahipliği dikkate alınmadan, dava konusu taşınmazın 2886 sayılı Yasa uyarınca ihaleye çıkarılarak belediye encümeni kararıyla satışının yapılmasının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla açmıştır. Bu duruma göre, davacıların taşınmaz üzerindeki iddialarının gayrimenkul mülkiyetinin iktisap yollarına ilişkin Medeni Kanun hükümlerine göre değil; bir kamu kanunu olan 2981 sayılı Yasa’da öngörülen hak sahipliği esasına dayandığı, hak sahipliğinin tespiti ve geri alınmasının idari usul ve esaslar çerçevesinde belirlendiği; uyuşmazlığın çözümünün, bir idari işlem olan Encümen kararının hukuka uygunluğunun denetlenmesini ve bu denetim sonucunda hukuka aykırılığının tespiti halinde iptalinin gerektiği gözetildiğinde, bu davanın İdari Yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nca yapılan başvurunun kabulü ile davalılardan Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararının kaldırılması gerekmiştir. S O N U Ç Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığınca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, davalılardan Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin gün ve E2011/244 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. ← Önceki VERGI DAIRESINCE VERGI ALACAĞININ TAHSILI AMACIYLA HACZEDILEN MENKUL MALIN SATIŞI IÇIN YAPILAN IHALENIN FESHI ISTEMIYLE AÇILAN DAVA Sonraki → kiralanan dükkanların, kira sözleşmeleri ve şartnamelerinin yenilenmemesine, yeniden ihale ile kiraya verilmesi
26 Nisan 2012 PERŞEMBEResmî GazeteSayı 28275 KANUN ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILANYERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN Kanun No. 6292 Kabul Tarihi 19/4/2012 BİRİNCİ BÖLÜMGenel Hükümler Amaç ve kapsam MADDE 1 – 1 Bu Kanunun amacı; 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 2 nci maddesi gereğince, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir. 2 Bu Kanun, 6831 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler ile Hazineye ait tarım arazileri hakkında uygulanır. TanımlarMADDE 2 – 1 Bu Kanunun uygulanmasında; a 2/A alanları 6831 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının A bendine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerleri, b 2/B alanları 6831 sayılı Kanunun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrasının B bendine veya kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerleri, c Emlak vergi değeri Taşınmazın, 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine göre belirlenen asgarî metre kare birim değeri üzerinden hesaplanacak bedelini, ç Güncelleme listesi 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun ek 4 üncü maddesine göre düzenlenen ve 2/B alanlarından daha önce kullanım kadastrosu yapılan yerlerin fiili kullanım durumlarını gösteren ve tescil edilen listeleri,d İdare İllerde defterdarlıkları, ilçelerde malmüdürlüklerini, e Kadastro tutanağı 3402 sayılı Kanuna göre düzenlenen ve 2/B alanlarının fiili kullanım durumlarını gösteren ve kesinleşen tutanakları, f Proje alanı 2/B alanlarını ve proje bütünlüğünü sağlamak amacıyla gerektiğinde bu alanların dışında kalan yerleri de kapsayan ve sınırları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı veya ilgili büyükşehir ya da diğer belediyelerce belirlenen ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanan gecekondu veya kentsel dönüşüm projesi uygulanacak alanları, g Rayiç bedel Bu Kanun hükümlerine göre satılacak taşınmazların 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu veya 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun hükümlerine göre tespit ve takdir edilen bedelini, ğ Satış işlemleri Peşin satışlarda bedelin tahsilinden ferağ dâhil diğer işlemlere, taksitli satışlarda ise sözleşmenin düzenlenmesine kadar olan süreci, h TOKİ Toplu Konut İdaresi Başkanlığını, ifade eder. Tasarrufa geçme MADDE 3 – 1 Orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden; a 2/A alanları, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının kısmen veya tamamen yerleştirilmesi için Devlet eliyle ihya edilerek bu halka devri ve yararlandırılması amacıyla Orman Genel Müdürlüğünün, b 2/B alanları, bu Kanun kapsamında değerlendirilmek üzere Maliye Bakanlığının, tasarrufuna geçer. 2 2/A ve 2/B alanlarında bulunan taşınmazların tapu kütüklerinde 6831 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile aynı maddenin birinci fıkrasının A ve B bentlerine göre orman sınırları dışına çıkartıldığı yönünde yer alan belirtmeler, ilgisine göre Orman Genel Müdürlüğünün veya Maliye Bakanlığının ya da idarenin talebi üzerine tapu idarelerince terkin edilir. İKİNCİ BÖLÜM Orman Köyleri Halkının Nakli ve Yerleştirilmesi Nakil, kamulaştırma, ıslah, imar, ihya ve tescil işlemleri MADDE 4 – 1 Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan ve yerinde kalkındırılmaları mümkün görülmeyen köyler halkının başvurusu üzerine veya bulundukları yerlerden orman rejimi bakımından kaldırılmaları zorunlu bulunan köyler halkının resen 2/A alanlarına, bu mümkün olmadığı takdirde diğer yerlere kısmen veya tamamen nakline ve yerleştirilmelerine ilgili bakanlıkların görüşü alınarak Orman ve Su İşleri Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca karar verilir. Nakline ve yerleştirilmesine karar verilen bu köylerle ilgili iş ve işlemler Orman Genel Müdürlüğünce yürütülür. 2 Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerlerden, Orman ve Su İşleri Bakanlığının teklifi üzerine sınırları Bakanlar Kurulunca belirlenen alanlar; baraj veya gölet rezervuar alanları ile içme suyu maksatlı barajların mutlak koruma alanlarında, askeri yasak bölgelerde, deprem veya erozyon ya da heyelan tehlikesi bulunan alanlarda kalmaları sebebiyle bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köy ve mahalle halkının iskânlarının temini için, Bakanlar Kurulunca belirlenecek usul ve esaslara göre Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tescil edilir. Bu alanlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığının tasarrufuna geçer. Bu alanlarda 3402 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin kadastrosu yapılmış olan yerlerin ikinci defa kadastroya tabi tutulamayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz. Bu alanların tespiti amacıyla Orman Genel Müdürlüğünce yeteri kadar orman kadastro komisyonu görevlendirilir. Bu tespit sırasında ilan süresi bir hafta, itiraz süresi ise bir ay olarak uygulanır. Bu fıkra kapsamında yapılacak orman kadastrosu uygulamasındaki işlemlerde bu fıkrada belirtilen süreler uygulanır. Bu fıkra kapsamında nakline ve yerleştirilmesine karar verilen köyler veya mahallelere ait iskân iş ve işlemleri ilgili kamu idaresi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından müştereken yürütülür. 3 Nakline ve yerleştirilmesine karar verilen veya bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köy ve mahalle halkına ait olan ve bu köy ve mahalle sınırları içerisinde bulunan taşınmazlardan kamulaştırılması gerekenler, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre ilgili kamu idaresi tarafından kamulaştırılır. Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerince kamulaştırılan taşınmazlar tapuda Hazine adına tescil edilerek Orman Genel Müdürlüğünce Devlet ormanı olarak ağaçlandırmaya uygun alanlar derhal ağaçlandırılır. Diğer kamu idarelerince kamulaştırılan taşınmazlar ise, tapuda kamulaştırmayı yapan idare adına tescil edilir. Tescil edilen bu alanlardan ağaçlandırmaya uygun olanlar ağaçlandırılır. Kamulaştırma işlemlerine yapılan itirazlar iskânla ilgili yapılan işlemleri durdurmaz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yeni iskân edilecek alanda hak sahiplerine verilecek bina, arsa ve arazilerin bedellerinin borçlandırılması ve trampasında kullanılması gereken kamulaştırma bedeli; birinci fıkra kapsamında yürütülen iş ve işlemler bakımından Orman Genel Müdürlüğünce, ikinci fıkra kapsamında yürütülen iş ve işlemler bakımından ise ilgili kamu idaresi tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ilgili hesabına aktarılır. 4 Nakline ve yerleştirilmesine karar verilen veya bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köy ve mahalle halkının yerleştirilmesi amacıyla orman sınırları dışına çıkarılarak Hazine adına tescil edilip Orman Genel Müdürlüğünün tasarrufuna geçen veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığının tasarrufuna geçen yerlerin; a İklim, toprak ve diğer arazi özellikleri değerlendirilerek tarımsal faaliyetlere uygun olup olmadığı, ıslah ve imar edilerek tarımsal faaliyetlere uygun hale dönüştürülüp dönüştürülemeyeceği ile tarım ve tarım dışı amaçlı arazi kullanım planları, arazi ıslahı, imarı ve ihyasına yönelik işlemler ve uygulamalar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca, b Yerleşim planları ve uygulamaları a bendinde belirtilen arazi kullanım planları dikkate alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, yapılır veya yaptırılır ve onaylanır. 5 Dördüncü fıkranın b bendi uyarınca onaylanan planlara uygun olarak taşınmazların gerekli tescil işlemleri yaptırılmak üzere bu planlar birinci fıkra kapsamına giren alanlar için Orman Genel Müdürlüğüne, ikinci fıkra kapsamına giren alanlar için ilgili kamu idaresine gönderilir. Bu taşınmazlar bu Kanun kapsamındaki iskân hizmetlerinde kullanılmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığına resen tahsis edilmiş sayılır. 6 İskân işlemleri bu Kanun ile 19/9/2006 tarihli ve 5543 sayılı İskân Kanunu hükümlerine göre yürütülür. Ancak, bu madde kapsamında yapılacak nakil ve yerleştirmelerde, 5543 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında bulunan aileler de hak sahibi sayılır ve talepleri hâlinde bunlar da iskân edilir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Değerlendirme İşlemleri Yeniden orman olarak ihdas edilecek yerler MADDE 5 – 1 2/B alanlarından tekrar orman olarak değerlendirilmesi Orman Genel Müdürlüğünce teklif edilen yerler, Maliye Bakanlığınca bu Genel Müdürlüğe tahsis edilir. Bu yerler üzerindeki muhdesat, Orman Genel Müdürlüğünce 2942 sayılı Kanun hükümlerine göre kamulaştırılır. 2 Nakline ve yerleştirilmesine karar verilen veya bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köy ve mahalle halkının nakledilmesi sonucunda boşaltılan orman içindeki arazi, yapı ve tesis yerleri, Orman Genel Müdürlüğü tarafından Devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır. 3 2/A alanlarından amacı doğrultusunda değerlendirilemeyeceği veya bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köy ve mahalle halkının iskânlarının temini için kullanılamayacağı anlaşılan yerlerle ilgili bu uygulama, Orman Genel Müdürlüğü tarafından resen iptal edilerek bu yerler orman vasfıyla Hazine adına tescil edilir. Hak sahibi, başvuru ve doğrudan satış MADDE 6 – 1 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler bu Kanuna göre hak sahibi sayılır. 2 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilecek kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler de hak sahibi sayılır. 3 Hak sahiplerinden birinci fıkra kapsamında olanlar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, ikinci fıkra kapsamında olanlar ise, güncelleme listelerinin tescil edildiği veya kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren sekiz ay içinde idareye başvurarak, bu taşınmazların bedeli karşılığında kendilerine doğrudan satılmasını isteyebilirler. 4 Hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedeli, rayiç bedelin yüzde yetmişidir. 5 Başvuru sahiplerinden satış bedellerine mahsup edilmek üzere; belediye ve mücavir alan sınırları içinde olan yerler için iki bin Türk Lirası, dışında olan yerler için bin Türk Lirası başvuru bedeli alınarak ilgilileri adına emanet hesabına kaydedilir. 6 Hak sahiplerine satış işlemleri idarece, başvuru süresinin bittiği tarihten itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır. 7 Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listeleri veya kadastro tutanakları kapsamında kalan taşınmazların satış işlemleri, 1/5/2010 tarihinden itibaren tespit edilen rayiç bedeller üzerinden yapılır. 8 Satış bedeli peşin veya taksitle ödenebilir. Satış bedelinin tamamının peşin ödenmesi hâlinde yüzde yirmi, en az yarısının ödenmesi hâlinde yüzde on oranında indirim uygulanır ve bu bedeller idarece yapılan yazılı tebligat tarihinden itibaren en geç üç ay içinde ödenir. Tebliğ edilen satış bedeline itiraz edilemez ve dava açılamaz. Peşinat alınmadan yapılan taksitle satışlarda ise satış bedelinin yüzde onu, yapılan yazılı tebligat tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, kalanı ise belediye ve mücavir alan sınırları içinde en fazla üç yılda altı eşit taksitte, belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise en fazla dört yılda sekiz eşit taksitte faizsiz olarak ödenir. Taksitli satışlarda kalan miktarı karşılayacak tutarda kesin ve taksitlendirmeye uygun süreli banka teminat mektubu verilmesi veya satışı yapılan taşınmazın üzerinde 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümleri uyarınca Hazine lehine kanuni ipotek tesis edilmesi hâlinde; taşınmaz, tapuda hak sahibi adına devredilir. İdare tarafından yapılan taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan taşınmaz satış sözleşmeleri ile kanuni ipotek sözleşmelerinde resmî şekil şartı aranmaz. Hak sahipliği belgesi; hak sahibinin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, imzası, fotoğrafı ve nüfus bilgilerini içerecek şekilde idarece düzenlenir. Düzenlenen hak sahipliği belgelerinin idarece yazılı olarak tapu idaresine bildirilmesi üzerine, devir ve kanuni ipotek tapu siciline resen tescil edilir. İpotek tesis edilerek devredilen taşınmazların üçüncü kişilere satılması hâlinde borcun kalan tutarından alıcılar sorumludur. Bu hususta tapu kütüğünde gerekli belirtme yapılır. Hak sahibi adına mülkiyet devredilmeden yapılan taksitli satışlarda, hak sahibi tarafından yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda, tahsil edilen tutar hak sahibine aynen ve faizsiz olarak iade edilir. 9 Peşin satışlarda satış bedelinin tamamını, taksitli satışlarda ise peşinatı veya taksitleri vadesinde ödememek suretiyle yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin doğrudan satın alma hakları düşer. Ancak, taksitli satışlarda, taksit süresinin sonuna kadar ödenmek kaydıyla taksitlerden ikisinin vadesinde ödenmemesi yükümlülüklerin ihlali anlamına gelmez. Vadesinde ödenmeyen taksit tutarlarına 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen oranda gecikme zammı uygulanır. 10 Hak sahibi olunmasında kanuni halefiyet, hak sahibinin veya mirasçılarının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra noter tarafından düzenlenecek muvafakatname vermeleri hâlinde ise akdî halefiyet hükümleri geçerlidir. Bu fıkraya göre noter tarafından düzenlenecek muvafakatnamelerden 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre elli Türk Lirası maktu noter harcı alınır. 11 Hak sahibi olmadığı belirlenen başvuru sahiplerine, bu Kanundan yararlanamayacakları gerekçeleriyle birlikte bildirilerek başvuru bedeli aynen ve faizsiz olarak iade edilir. 12 Bu maddeye göre hak sahiplerine doğrudan satılması gereken taşınmazlardan ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan ya da Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ile ilgili idarelerce bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç ay içerisinde idareye bildirilmesi şartıyla özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gerekenler ile içme ve kullanma suyu havzalarında maksimum su seviyesinden itibaren üç yüz metrelik bant içerisinde kalan yerler hak sahiplerine satılmaz. Bu taşınmazların yerine istenilmesi hâlinde hak sahiplerine, hak sahibi oldukları taşınmazın rayiç değerine eşdeğer öncelikle aynı il sınırları içerisinde bulunan 2/B alanlarındaki taşınmaz, bu maddenin dördüncü fıkrasına göre hesaplanacak satış bedeli karşılığında doğrudan satılabilir. 13 Hak sahiplerinden idarenin teklifini kabul etmeyenler doğrudan satış hakkından yararlanamazlar, başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. 14 Bu maddeye göre hak sahibi bulunmayan veya doğrudan satın almaya ilişkin hak sahipliği kalmayan taşınmazların tapu kütüklerinde yer alan 2/B, kullanıcı ve muhdesat belirtmeleri Maliye Bakanlığının talebi üzerine tapu idaresince terkin edilir ve bu taşınmazlar Maliye Bakanlığınca satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir. 15 Hak sahipliği kalmayan taşınmazların değerlendirilmesi amacıyla, 4706 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin son fıkrası kapsamında kalanlar hariç olmak üzere, üzerlerinde bulunan kişilere ait yapı ve eklentiler; o yıla ait Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapı birim fiyatlarından eksik imalat bedelleri ve yıpranma payı düşüldükten sonra kalan bedeli ilgililerine ödenmek suretiyle yıktırılır veya bu şekilde belirlenen bedel, taşınmazın değerine eklenerek son müracaat tarihinden itibaren üç yıl içinde satılarak satıştan elde edilen gelirden yapı ve eklenti sahiplerine ödenir ve idare tarafından yapıların tahliyesi sağlandıktan sonra ferağ işlemleri gerçekleştirilir. 16 Bu maddenin üçüncü ve altıncı fıkralarında belirtilen süreleri iki katına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. 2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar MADDE 7 – 1 İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya resen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde; a Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir. b Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz. c Bu fıkra kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar. 2 Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz. 3 Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre içerisinde idareye başvurmayan ilgililerin hakları bu süre sonunda sona erer, bu kişiler idareden başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. Bu taşınmazlardan Hazine adına tescilli olanlar idarece satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir. 4 Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir. Proje alanlarının belirlenmesi ve bu alanda kalan taşınmazların değerlendirilmesi MADDE 8 – 1 2/B alanlarından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kadastro tutanakları kesinleşen veya güncelleme listeleri tescil edilen alanlarda bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra kadastro tutanakları kesinleşecek veya güncelleme listeleri tescil edilecek alanlarda ise kesinleşme ve tescil tarihinden itibaren üç ay içinde, proje alanı belirlemek isteyen 2 nci maddenin birinci fıkrasının f bendinde belirtilen idareler tarafından bu alanın sınırları tespit edilerek, alana ait uydu fotoğrafları, varsa her tür ve ölçekteki plan, parselasyon planı, mülkiyet bilgileri, kadastral paftaları ve halihazır haritalarıyla birlikte proje alanı sınırı onaylanmak üzere belediyeler tarafından valilikler aracılığıyla, TOKİ tarafından doğrudan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gönderilir. Bu alanlar, adı geçen Bakanlık tarafından talebin intikal tarihinden itibaren otuz gün içerisinde aynen veya değiştirilerek onaylanır ya da reddedilir ve teklif sahibi idareye bildirilir. 2 Teklif sahibi idare tarafından onay tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde onaylanan proje alanı Maliye Bakanlığına gönderilerek, proje alanı içinde kalan 2/B alanlarındaki taşınmazların devrinin talep edilmesi üzerine, bu taşınmazlardan Maliye Bakanlığınca uygun görülenler, hak sahipleri ve mevcut hakları da belirtilmek suretiyle emlak vergi değeri üzerinden talep sahibi idareye devredilir. Devir bedeli peşin veya bu Kanunda belirtilen sürelerde taksitle ödenebilir. 3 Aynı proje alanı için birden fazla teklif olması hâlinde, öncelik sıralaması TOKİ, büyükşehir belediyeleri ve belediyeler olmak üzere değerlendirme yapılır. 4 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından proje alanı belirlenmesi hâlinde, üçüncü fıkra hükmü dikkate alınmaksızın öncelik Bakanlığındır. Bakanlık tarafından belirlenen ve onaylanan proje alanı içerisinde kalan 2/B alanlarındaki taşınmazlar ise, hak sahipleri ve mevcut hakları da belirtilmek suretiyle ve bu Kanun amaçlarında kullanılmak üzere adı geçen Bakanlığa tahsis edilir ve bu alanlar adı geçen Bakanlık tarafından değerlendirilir. Bu fıkra kapsamında kalan taşınmazların bu Kanunda belirtilen satış ve ödeme koşulları da dikkate alınarak değerlendirilmesine ve bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenir. 5 Proje alanı olarak belirlenen bölgelerdeki her ölçekteki imar planları ve değişiklikleri ile bu planlara dayalı olarak yapılacak imar uygulamaları, parselasyon planları, ifraz ve tevhit işlemleri proje alanı sahibi idare tarafından yapılır ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanır. 6 Proje alanlarında ihdas edilecek taşınmazlar, tapuda devir alan idare adına tescil edilir. Devredilen taşınmazların tapu kütüklerinde bulunan 2/B, kullanıcı ve muhdesata ilişkin belirtmeler devir alan idarenin talebi üzerine terkin edilir. Devredilen taşınmazlardan imar planları yapılması sonucunda eğitim, sağlık ve benzeri resmî tesis alanları için ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince korunması gereken taşınmazlar, imar uygulaması sonucunda bedelsiz ve müstakil parsel şeklinde Hazine adına tapuya resen tescil edilir ve bu hususta tapu kütüğüne belirtme yapılır. İmar uygulamasını müteakip imar planlarında yukarıda sayılan kullanımlara ayrılmayan parsellere belirtmeler taşınmaz. 7 Devralan idareler devraldıkları taşınmazları; hak sahiplerinin talebi üzerine fiili durumuna uygun olarak ifraz edilmek suretiyle müstakil parsel veya paylı olarak, üzerinde çok katlı bina bulunan taşınmazlarda ise kat mülkiyeti tesisi suretiyle, bunun mümkün olmaması hâlinde paylı olarak hak sahipleri ile bunların kanuni veya bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış olan akdî haleflerine tabi oldukları mevzuatına göre bu Kanunda belirtilen satış ve ödeme koşullarını da dikkate alarak rayiç bedel üzerinden doğrudan satabileceği gibi; hak sahipleri taşınmazı doğrudan satın almış olsaydı Hazineye ödeyeceği bedeli devralan idarelere ödemeyi kabul etmesi hâlinde, taşınmaz kendisine ait kabul edilerek hakları karşılanmak kaydıyla devir alan idareler kendi projelerinde ve mevzuatlarına göre değerlendirebilir. Üzerinde yapı ve eklentileri bulunan proje alanında kalan taşınmazların üzerindeki yapılar için; o yıla ait Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapı birim fiyatlarından eksik imalat bedeli ve yıpranma payı düşüldükten sonra kalan bedel ödenir ya da bu bedel, devralan idareler tarafından gerçekleştirilen projeler kapsamında hak sahiplerine verilecek taşınmazların bedelinden mahsup edilir. Bu durumda hak sahipleri, bu hakların dışında taşınmazların doğrudan satış hakkından yararlanamazlar. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Ortak ve Çeşitli Hükümler Davalar MADDE 9 – 1 2/A alanları için orman sınırları dışına çıkartma ile orman sınırlandırması ve tespit, tefrik ve tescil işlemlerine karşı yapılan itirazlar ve açılan davalar bu Kanuna göre yapılacak işlemleri durdurmaz. Bu konuyla ilgili davalarda yürütmeyi durdurma ve tedbir kararı verilemez. Bu yerlerde hak iddia edenlerin açtıkları davalar davacılar lehine sonuçlandığında bu taşınmazlar genel hükümlere göre kamulaştırılır. Bu taşınmazlarda hak sahipliği iddiasında bulunanların itirazları ile rayiç bedellere itirazlar yapılan işlemleri durdurmaz, itiraz mahkemeye intikal etmiş ise kesinleşen mahkeme kararına göre işlem yapılır. 2 Bu Kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur. Durdurulan bu davalara konu taşınmazlar hakkında hak sahipleri veya ilgilileri tarafından bu Kanunda belirtilen süreler içinde gerekli başvuruların yapılmaması veya başvuru yapılmasına rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde mahkemelerce bu davalara devam edilerek genel hükümlere göre karar verilir. 3 Bu Kanun hükümlerine göre işlem yapılmak üzere ilgilileri tarafından süresi içerisinde başvuruda bulunulmaması veya başvuruda bulunulmasına rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebebiyle hakkında işlem yapılamayan taşınmazlara ilişkin olarak ikinci fıkra uyarınca açılmamış davalar açılır, durdurulan davalara devam edilir ve kesinleşmiş yargı kararları yerine getirilir. 4 Bu Kanun kapsamında kalan 2/B alanları hakkında yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar, bu alanların aynına yönelik olarak dava açılmasına ilişkin hak düşürücü süreler işlemez. 5 Hak sahipleri veya ilgilileri tarafından taşınmazın satın veya devralınması hâlinde; satışa veya devre konu taşınmazlar hakkında bu kişiler tarafından Hazine aleyhine ya da Hazine tarafından bu kişiler aleyhine açılan ve durdurulan davalarda mahkemelerce verilecek kararlarda yargılama giderlerinin tarafların üzerlerine bırakılmasına karar verilir ve Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmez, verilmiş olan kararlardan henüz infaz edilmeyenlerle Hazine lehine hüküm altına alınan bu alacaklar tahsil edilemez. Yeni orman alanlarının tesisi, Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının desteklenmesi, gelirler, harcamalar ve muafiyetler MADDE 10 – 1 Orman Genel Müdürlüğü, Devlet ormanları içinde ve bitişiğinde oturan köyler halkının geçim seviyesinin yükseltilmesi için gerekli tedbirleri alır. Bu maksatla sağlanacak işletme araç ve gereçleri ile gerekli diğer girdiler hibe veya kredi desteği yolu ile karşılanır. 2 Bu Kanunun uygulamasından elde edilen gelirlerin yüzde üçünü geçmemek üzere Bakanlar Kurulunca belirlenecek miktar, genel bütçe gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin tahsilini takip eden ay sonuna kadar yatırım amacıyla kullanılmak üzere Vakıflar Genel Müdürlüğü muhasebe birimi hesabına ödenir. Kalan tutarın yüzde doksanını geçmemek üzere Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen orana karşılık gelen bölümü, ilgili yıl genel bütçesinin B işaretli cetvelinde özel gelir, kalanı ise gelir olarak öngörülür ve gelir gerçekleşmesine bağlı olarak özel gelir veya gelir kaydedilir. 3 İlgili yıl genel bütçesinin B işaretli cetvelinde özel gelir olarak tahmin edilen söz konusu tutarlar karşılığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesinde afet riski altındaki alanların dönüştürülmesinde kullanılmak üzere özel ödenek öngörülür. Genel bütçenin B işaretli cetveline gelir kaydedilecek tutarlar karşılığı, nakledilecek orman köylülerine ait taşınmazların kamulaştırılması, 2/A alanlarının ıslah, imar ve ihyası, iskânı, orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesi, 2/A ve 2/B alanlarının en az iki katı verimsiz orman alanlarının ıslahı ve yeni orman alanlarının tesisi için kullanılmak üzere Orman Genel Müdürlüğü bütçesinde gerekli ödenek öngörülür. 4 8 inci maddenin dördüncü fıkrasına göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından proje alanı olarak belirlenen alanların değerlendirilmesinden elde edilen gelirler genel bütçeye gelir kaydedilir. 5 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesine, proje alanlarında kullanılmak üzere, genel bütçeye kaydedilecek gelirler karşılığı gerekli ödenek öngörülür. 6 Bu Kanun hükümlerinin uygulanmasında yapılacak satış, tescil, devir, kayıt, terkin, düzeltme, ifraz, tevhit, cins değişikliği ve ipotek işlemleri ile bunlara bağlı ve tamamlayıcı nitelikteki işlemler veraset ve intikal vergisinden, 492 sayılı Kanun ile 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu kapsamında alınan harçlardan, bu işlemler nedeniyle düzenlenecek kağıtlar damga vergisinden ve genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerince alınan ücretlerden muaftır. Diğer işlemler MADDE 11 – 1 Bu Kanun kapsamında kalan alanların devir ve satışlarından elde edilen gelirler hakkında 4706 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrası, doğrudan hak sahiplerine satılacak taşınmazların üzerindeki yapılar hakkında ise aynı maddenin son fıkrası hükmü uygulanmaz. 2 Bu Kanun hükümlerine göre taşınmazların hak sahiplerine doğrudan satılması, ilgililerine devredilmesi veya iade edilmesi ve bu taşınmazların tapu kütüklerindeki 2/B, kullanıcı ve muhdesat belirtmelerinin kaldırılması; bu taşınmazların üzerlerindeki imar mevzuatına aykırı yapılar bakımından kazanılmış hak oluşturmaz. 3 Fiili durumuna uygun olarak ifraz edilerek müstakil parsel olarak satılması mümkün olmayan taşınmazlar paylı olarak, üzerinde çok katlı bina bulunan taşınmazlar ise kat mülkiyeti tesisi suretiyle, bunun mümkün olmaması hâlinde paylı olarak satılabilir. 4 Bu Kanun kapsamında kalan taşınmazlardan hak sahiplerine satılmaması, ilgililerine devredilmemesi veya iade edilmemesi gerektiği halde bu tasarruflara konu edilenlerden; satılanların satış bedeli kanuni faiziyle iade edilir, devir ve iade edilenler ise bedelsiz olarak geri alınır. 5 Hak sahibi bulunmayan taşınmazlar ile bu Kanun hükümlerine göre işlem yapılmak üzere hak sahipleri veya ilgilileri tarafından süresi içerisinde başvuruda bulunulmaması veya başvuruda bulunulmasına rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi ya da gerekli şartları sağlayamaması sebebiyle doğrudan satılamamaları veya iade edilmemeleri sebepleriyle haklarında işlem yapılamayan taşınmazların tapu kütüklerinde yer alan 2/B, kullanıcı ve muhdesat belirtmeleri Maliye Bakanlığının talebi üzerine tapu idaresince terkin edilir ve bu taşınmazlar Maliye Bakanlığınca genel hükümlere göre değerlendirilir. Bu yerlerden kamu hizmetlerinde kullanılanlar, kamu idarelerinin ihtiyaçları için gerekli olanlar ve özel kanunları gereğince ilgili idarelere tahsisi gerekenler Maliye Bakanlığınca tahsis edilir. 6 Bu Kanun hükümlerine göre hak sahiplerine doğrudan satılan, tapu kayıtları geçerli kabul edilerek devredilen ve iade edilen taşınmazların tapu kütüklerindeki 6831 sayılı Kanunun 2 nci ve 2/B maddesine tabi olduğu yönünde konulmuş belirtmeler, Maliye Bakanlığının talebi üzerine tapu idaresince terkin edilir. Bu taşınmazlardan ecrimisil alınmaz, tahakkuk ettirilen ecrimisiller terkin edilir, başvuru tarihi itibarıyla son beş yıl için tahsil edilen ecrimisil bedeli satış bedelinden mahsup edilir, bu bedelden fazlası iade edilmez. 7 Maki tefrik komisyonlarınca makilik alan olarak tespit edilmesine rağmen, orman kadastro komisyonlarınca orman sayılarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan taşınmazların tapu kütüklerinde bulunan 2/B belirtmeleri, Maliye Bakanlığının talebi üzerine tapu idarelerince terkin edilir. Bu taşınmazlar hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır. 8 Bu Kanun kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin değerlendirme ve tasarruf işlemleri, özel kanunları gereğince ilgili idarelerden görüş alınmaksızın yapılır. 9 Bu Kanun kapsamında yapılacak işlemler sırasında, 2/B alanlarında ve bitişiğindeki kadastro parsellerinde 3402 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesinde belirtilen hatanın tespiti hâlinde Maliye Bakanlığının talebi ile anılan madde esaslarına göre düzeltilir. 10 6831 sayılı Kanuna göre kesinleşmiş ve tapuya tescil edilmiş orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğunun tespiti hâlinde, orman işletme müdürlüğünce görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisi ile kadastro müdürlüğünce görevlendirilecek kontrol mühendisi veya mühendisin iştirak ettirildiği, 3402 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre oluşturulacak kadastro ekibince orman sınır nokta ve hatları orman kadastro tutanakları esas alınmak suretiyle zemine aplike edilir. Tespit edilen uyumsuzluk yukarıda oluşturulan kadastro ekibince teknik mevzuata uygun hale getirilir. Çalışma sonucunda bir zabıt düzenlenir ve bu zabıt ekip görevlileri ile orman ve kadastro mühendisleri tarafından birlikte imzalanır. Düzeltme işlemi 3402 sayılı Kanunun 11 inci maddesine göre yapılacak askı ilanı ile kesinleşir. 11 2/B alanlarından imar planı kapsamında kalan ve kadastro veya güncelleme çalışması yapılmayan yerlerde 3402 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesine göre kadastro ve güncelleme çalışmaları yapılır. Bu yerler de, bu Kanun hükümlerine göre değerlendirilir. 12 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun ek 10 uncu maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan alanlar ile bu alanlardan anılan Kanun hükümlerine göre değerlendirilemeyen alanlar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır. 13 Hak sahipliğine esas tarihin tespiti konusunda tereddüt olması hâlinde hak sahipliği, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce bildirilen bilgi ve belgelere göre, bunun mümkün olmaması hâlinde başvuru sahipleri tarafından ibraz edilen belgelere göre idarece belirlenir. 14 Kadastro müdürlüklerince 2/B alanları hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerinde ve kadastro tutanaklarında; bu alanların fiili kullanım durumları, varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu, bu yerlerin ve üzerlerindeki muhdesatın 31/12/2011 tarihinden önce olmak üzere ne zamandan beri kim veya kimler tarafından kullanıldığı gösterilir ve bunlar tescil edildikleri veya kesinleştikleri tarihten itibaren en geç bir ay içinde idareye gönderilir. 15 Bu Kanun kapsamında doğrudan hak sahiplerine satılacak 2/B alanlarında kalan taşınmazlardan tek parselde birden fazla hak sahibinin olması ve bu hak sahiplerine satılacak arazinin ifrazı hâlinde yüzölçümünün 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen bölünemez büyüklüğün altına düşmesi hâlinde; bu araziler, 5403 sayılı Kanunda belirtilen bölünemez büyüklüğün altına düşmemek kaydıyla, diğer hak sahiplerinin yazılı olarak muvafakat vermesi durumunda talep eden hak sahiplerine satılabilir. 16 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman vasfını kaybetmesine rağmen, askeri yasak bölgelerde kalması ve 6831 sayılı Kanunun 17 nci maddesi uyarınca ilgili kamu kurumu adına izin verilmesi veya lehine irtifak hakkı tesis edilmesi ve muhafaza ormanı olması nedeniyle, 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesinin B bendi uygulaması ile orman sınırı dışına çıkartılma işlemi yapılamayan yerlerin orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin B bendi uygulaması en geç altı ay içerisinde tamamlanır. Bu alanlarda 6831 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasının izin veya irtifak hakkı tesis edilen yerlerde orman kadastrosu yapılmayacağına ve ormanlık alanın sınırlarında daraltma yapılamayacağına dair hükmü uygulanmaz. Bu yerlerin 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı veya üzerlerindeki muhdesatın sahibi olduğu tespit edilen kişiler de bu Kanuna göre hak sahibi sayılır ve bu kişilerin bu Kanuna göre belirlenecek rayiç bedeli ödemeyi kabul etmeleri hâlinde, kullandıkları taşınmazın rayiç değerine eşdeğer öncelikle aynı il sınırları içerisinde bulunan 2/B alanlarındaki taşınmaz, bu Kanunun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına göre hesaplanacak satış bedeli karşılığında doğrudan satılabilir. Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin işlemler MADDE 12 – 1 Hazineye ait tarım arazilerinin; 31/12/2011 tarihi itibarıyla en az üç yıldan beri tarımsal amaçla kiralayan, kira sözleşmesi halen devam eden kiracıları veya bu arazileri aynı süreyle tarımsal amaçla kullanan ve kullanımlarının halen devam ettiği idarece belirlenen kullanıcıları ya da paydaşlarından; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içerisinde bu arazileri bedeli karşılığında doğrudan satın almak için idareye başvuran ve idarece bu maddede belirtilen şekilde tespit ve tebliğ edilen satış bedelini itiraz etmeksizin kabul edenler bu maddeye göre hak sahibi sayılır. 2 Bu madde kapsamında doğrudan hak sahiplerine satılacak Hazineye ait tarım arazilerinin satış bedeli rayiç bedelin yüzde yetmişidir. Bu tarım arazilerinin satışında da, bu Kanunda belirtilen satış ve ödeme şartları uygulanır. 3 Kamu hizmetine tahsis edilmiş veya fiilen bu amaçla kullanılanlar, belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan yerler, belediye ve mücavir alan sınırları dışında olmakla birlikte kamu kurum ve kuruluşlarının hazırladıkları planlarda tarım dışı kullanıma ayrılmış alanlar, denizlerde kıyı kenar çizgisine beş bin metre, tabii ve suni göllerde kıyı kenar çizgisine beş yüz metreden az mesafede bulunan alanlar ile içme suyu amaçlı barajların mutlak ve kısa mesafeli koruma alanları içinde kalan yerler, satış tarihi itibarıyla arazi toplulaştırılması yapılacak yerler, özel kanunları kapsamında kalan ve özel kanunlarına göre değerlendirilmesi gerekenler ile diğer sebeplerle satılamayacağı Maliye Bakanlığınca belirlenecek Hazineye ait tarım arazileri bu madde kapsamında hak sahiplerine satılmaz. Hazineye ait tarım arazilerinden kadastrosu yapılmayan yerler kadastrosu yapıldıktan, tescil harici olanlar ise Hazine adına tapuya tescil edildikten sonra bu maddeye göre değerlendirilir. 4 Hazineye ait tarım arazilerinden mülga 28/6/1966 tarihli ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 37 nci maddesi gereğince tapu kütüklerine şerh veya belirtme konulan ve 3402 sayılı Kanunun 46 ncı maddesine göre ilgililerince talep ve dava edilmemiş olanlar ile davaları devam edenlerden davasından vazgeçilenler, şerh veya belirtme lehtarları veya bunların kanuni mirasçılarından birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde başvuranlara doğrudan satılabilir. Süresi içerisinde satın alınma talebinde bulunulmayan taşınmazların tapu kütüklerindeki şerhler ve belirtmeler, idarenin talebi üzerine tapu idarelerince terkin edilir ve bu araziler genel hükümlere göre değerlendirilir. 5 Yükümlülüklerini süresi içinde yerine getirmeyenlerin doğrudan satın alma hakları düşer. 6 Bu madde kapsamında doğrudan hak sahiplerine satılacak Hazineye ait tarım arazilerinden tek parselde birden fazla hak sahibinin olması ve bu hak sahiplerine satılacak arazinin ifrazı hâlinde yüzölçümünün 5403 sayılı Kanunda belirtilen bölünemez büyüklüğün altına düşmesi hâlinde; bu araziler, 5403 sayılı Kanunda belirtilen bölünemez büyüklüğün altına düşmemek kaydıyla, diğer hak sahiplerinin yazılı olarak muvafakat vermesi durumunda talep eden hak sahiplerine satılabilir. 7 Bu madde hükümlerine göre hak sahiplerine satılan taşınmazlardan ecrimisil alınmaz, tahakkuk ettirilen ecrimisiller terkin edilir, başvuru tarihi itibarıyla son beş yıl için tahsil edilen ecrimisil ve kira bedelleri satış bedelinden mahsup edilir, bu bedelden fazlası iade edilmez. 8 Bu maddeye göre yapılacak satış işlemleri idarece, başvuru tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde sonuçlandırılır. 9 2/B alanlarında kalan tarım arazilerinin satışında bu madde hükümleri uygulanmaz. 10 Denizli ili, Beyağaç ve Kale ilçeleri sınırları içerisinde bulunan ve 3 Mart 1340 1924 tarihli ve 431 sayılı Hilâfetin İlgasına ve Hanedanı Osmaninin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanun hükümleri gereğince millete Hazineye intikal eden taşınmazlardan olmamasına ve 16/2/1995 tarihli ve 4071 sayılı 3 Mart 1340 1924 tarihli ve 431 sayılı Kanunla Hazineye Kalan Taşınmaz Mallardan Bazılarının Zilyedlerine Devri Hakkında Kanun kapsamına girmemesine rağmen, yapılan kadastro çalışmalarında 431 sayılı Kanuna göre Hazineye intikal eden taşınmazlardan olduğu zannedilerek sehven 4071 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin b bendi gereğince, 3402 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen zilyetlik şartlarını taşıdıkları gerekçesiyle zilyet olarak isimleri kadastro tutanağında belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edilen ve tapu kütüklerine zilyetlik veya 4071 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin b bendi kapsamında olduğu yönünde şerhler veya belirtmeler konulan taşınmazların tapu kütüklerindeki şerhler veya belirtmeler tapu idaresince resen terkin edilir. Bu taşınmazların tapu kütüklerinde yer alan şerhlerin veya belirtmelerin terkini amacıyla Hazinece açılan davalardan vazgeçilir, dava açılması gerekenler hakkında dava açılmaz. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içerisinde bu taşınmazların tapu kütüklerinde lehine şerh veya belirtme konulmuş olan kişiler veya kanuni mirasçıları tarafından bu taşınmazların satın alınması için idareye müracaat edilmesi hâlinde, bu taşınmazlar emlak vergi değeri üzerinden ve bu Kanunda belirtilen ödeme ve taksit koşullarıyla kendilerine doğrudan satılır. 11 Bu maddenin onuncu fıkrası kapsamında kalan taşınmazlar hakkında anılan fıkrada belirtilen şekilde işlem yapılması hâlinde, bu taşınmazların tapu kütüklerinde yer alan şerhlerin veya belirtmelerin terkini amacıyla Hazine tarafından kişiler aleyhine açılan davalarda mahkemelerce verilecek kararlarda yargılama giderlerinin tarafların üzerlerine bırakılmasına karar verilir ve Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmez, verilmiş olan kararlardan henüz infaz edilmeyenlerle Hazine lehine hüküm altına alınan bu alacaklar tahsil edilmez. 12 Mülkiyeti Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait olan, hâlihazırda gerçek kişiler tarafından kullanılan Konya ili, Sarayönü ilçesi, Konuklar Tarım İşletmesi Müdürlüğü ile Adana ili, Ceyhan ilçesi, Çukurova Tarım İşletmesi Müdürlüğü uhdesinde bulunan ve işletme bütünlüğünü bozmayan arazilerin kullanıcıları tarafından; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde adı geçen Genel Müdürlüğe başvurulması ve geriye dönük beş yıllık ecrimisil bedelinin ödenmesi kaydıyla, bu araziler anılan Genel Müdürlük tarafından belirlenen rayiç bedelin yüzde yetmişi üzerinden ve bu Kanunda belirtilen satış ve ödeme şartlarıyla kullanıcılarına doğrudan satılır. Birden fazla kullanıcısı bulunan ve bu maddeye göre kullanıcılarına doğrudan satılacak olan arazilerin ifrazı hâlinde yüzölçümünün 5403 sayılı Kanunda belirtilen bölünemez büyüklüğün altına düşmesi durumunda, bu araziler; 5403 sayılı Kanunda belirtilen bölünemez büyüklüğün altına düşmemek kaydıyla, diğer kullanıcıların yazılı olarak muvafakat vermesi durumunda talep eden kullanıcılarına doğrudan satılabilir. Değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler MADDE 13 – 1 6831 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “herhangi bir nedenle” ibaresi “sınırlandırma sırasında orman olduğu halde” şeklinde, üçüncü fıkrasında yer alan “köylerde köy muhtarlığınca” ibaresi “mahalle ve köylerde muhtarlıkça” şeklinde değiştirilmiştir. 2 6831 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “belde ve köylerle bunlara bitişik belde ve köylerin” ibaresi “belde, mahalle ve köylerle bunlara bitişik belde, mahalle ve köylerin” şeklinde değiştirilmiştir. 3 6831 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde, altıncı fıkrasında yer alan “sabit taş ve beton kazıklarla tespit edilir.” ibaresi “zeminde tespit ve tesis edilir.” şeklinde değiştirilmiş, yedinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir. “İlan işleri tamamlanan belde, mahalle ve köylerde kadastrosu yapılacak ormanların sınırları komisyonlarca, arazi üzerinde belirlenerek tutanakla tevsik edilir, belirlenen sınır noktaları ölçülerek haritalama işlemleri yapılır.” “Düzeltme işlemleri en son ilan edilen çalışma esas alınarak yapılır.” 4 6831 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “MADDE 10 – Sınırlaması ve bu Kanunun 2 nci maddesine göre, orman sınırları dışına çıkarma işlemleri bitirilen köy, belde veya mahallelere ait düzenlenen kadastro dosyaları Orman Genel Müdürlüğüne gönderilir. Orman Genel Müdürlüğünce bulunan şeklî ve hukuki noksanlıklar komisyonlarca düzeltildikten sonra, kadastro tutanak suretleri haritaları ile birlikte orman kadastro komisyonlarınca ilgili köy, belde veya mahallelerin uygun yerlerine asılmak suretiyle ilan edilir. Ayrıca, tutanak suretleri Maliye Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğünün mahalli kuruluşlarına intikal ettirilir. Asılma tarihi, beldelerde belediye encümenlerinin, mahalle ve köylerde ihtiyar heyetlerinin tasdik edecekleri belgelerle tevsik olunur. Bu belgeler komisyon dosyalarında saklanır. Kadastrosu tamamlanan veya devam eden ormanlara ait haritaların yapılmasında ölçme, hesap, tersimat ve aplikasyon işleri harita ve kadastro mühendisleri veya teknikerleri tarafından yapılır, sorumluluk harita ve kadastro mühendislerine aittir. Çalışma alanlarında yapılan ölçüm ve haritalama işlemlerinin usulüne uygun olarak yapılmasını sağlamak ile kontrol onayını yapmak üzere Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü taşra teşkilatınca kontrol mühendisi görevlendirilir. Kadastro teknik standartlarına uygun üretilen bu haritalar, harita ve kadastro mühendislerinin kontrol onayından sonra komisyon başkanınca tasdik olunur.” 5 6831 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “altı ay” ibaresi “bir ay” şeklinde değiştirilmiştir. 6 6831 sayılı Kanunun 12 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Orman kadastrosu yapılıp kesinleşen yerlerde, orman idaresince başka bir değerlendirme yapılmaksızın kesinleşen orman kadastrosuna göre işlem yapılır.” 7 6831 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; otlatma planı yapılan alanlarda yıllık otlatma süresi dâhilinde hayvanların planlı otlatılmasını sağlayan, gecelemesini emniyet altına alan ve dağılmalarını engelleyen geçici çevirmeler şeklinde düzenlemeler dışında, her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır. Ancak, Devlet ormanlarında 31/12/2011 tarihinden önce toplu yerleşimin bulunduğu; yaylak ve otlak olarak kullanılan alanlar içindeki yerler ile yılın belirli dönemlerinde geleneksel yaylacılık maksadıyla yerleşim yeri olarak kullanılan alanlar kullanım bütünlüğü de dikkate alınarak Orman Genel Müdürlüğünce tespit edilir. Tespit edilen bu alanlardan uygun görülenler Orman ve Su İşleri Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile yayla alanı olarak ilan edilir. İlan edilen yayla alanlarında 31/12/2011 tarihinden evvel yapılmış, hakkında müsadere kararı bulunanlar da dâhil her türlü bina ve tesisler mevcut haliyle vaziyet planında gösterilerek Orman Genel Müdürlüğü sabit kıymetlerine alınır. Yayla alanlarında bulunan bina ve tesisler orman idaresi tarafından işletilir, işlettirilebilir veya kiraya verilebilir. Elde edilen gelirler Orman Genel Müdürlüğü döner sermayesine gelir kaydedilir. Giderler ise Orman Genel Müdürlüğü döner sermayesinden karşılanır. Bu alanlardaki bina ve tesislerin kullanıcıları orman idaresince tespit edilir, ilgili kaymakamlık ve muhtarlıklar vasıtasıyla bir ay süreyle ilan edilir. Bu süre içinde yapılan itirazlar bir ay içinde orman idaresinde mevcut bilgi ve belgelere göre, bunun mümkün olmaması hâlinde başvuru sahiplerinin elindeki bilgi ve belgelere göre sonuçlandırılarak ilgililere bildirilir. Kullanıcısı tespit edilen bina ve tesisler vaziyet planına göre kullanıcısına, tespit tarihinden itibaren bir yıl içinde talebi hâlinde rayiç bedel üzerinden 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre kiraya verilebilir. Kullanıcıları tarafından kiralanmayan bina ve tesisler ise yıkılır. Kiralanan bina ve tesislere ilişkin, ilgili kurumlarca orman idaresine bildirilen eksikliklerin tamamlanması yönünde kiracıya tebligat yapılarak en geç bir yıl içinde eksikliğin giderilmesi istenir. Eksikliklerin giderilmemesi hâlinde yapılan kiralama işlemi iptal edilir. İlgili mevzuattan doğacak her türlü zarar ve hukuki sorumluluk kiracıya aittir. Yayla alanı olarak ilan edilen yerlerde orman idaresince nüfus yoğunluğu, yöresel ihtiyaç ve sosyal problemler dikkate alınarak gerekli her tür ve ölçekte planlar Orman Genel Müdürlüğünce yapılır veya yaptırılır. Yapılan bu planlar Orman ve Su İşleri Bakanlığınca onaylanır. Yayla alanlarında mevcut bina ve tesislerin kiralayan tarafından iki yıl içinde planlara uygun hale getirilmesi istenir. Uyumlu hale getirenlerin kira sözleşmeleri yenilenir. Aksi halde kira sözleşmesi iptal edilir. Yayla alanlarına ilişkin iş ve işlemler yönetmelikle belirlenir.” 8 6831 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. “Gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri ya da vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları hariç olmak üzere; yükseköğretim kurumlarına eğitim ve araştırma maksatlı tesisler yapılması için bu Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü fıkrası esaslarına göre orman sayılan alanlardan bedelli izin verilebilir. Ayrıca, izin verilen bu alan içinde izin sahibi yükseköğretim kurumuna veya Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne yurt yapılması maksadıyla bedelli izin verilebilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen bina ve tesislerin, yükseköğretim kurumlarınca veya Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünce özel ve hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlarda yapılmak istenmesi hâlinde Orman ve Su İşleri Bakanlığınca izin verilebilir. Bu takdirde kullanım bedeli, süresi, yapılan bina ve tesislerin devri gibi hususlar genel hükümlere uygun olarak taraflarca tespit edilir. İzin verilen alanda yapılacak yol ve açık olarak düzenlenen; otopark, garaj, havuz, spor alanları ve benzeri tesisler ile enerji nakil hattı, su isale hattı, haberleşme, doğalgaz hattı, kanalizasyon gibi her türlü altyapı tesisleri ve yine bu Kanunun 17 nci maddesine göre genel kamu hizmetlerine yönelik verilen izinler hariç olmak üzere, binaların taban alanları toplamı, izne konu orman sayılan alanın yüzde onbeşini geçemez.” 9 6831 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “GEÇİCİ MADDE 9 – Tapuda kişiler adına kayıtlı iken, orman sınırları içerisinde kaldığı gerekçesiyle tapuları iptal edilen yerler üzerinde bulunan ve 31/12/2011 tarihinden önce müsaderesine karar verilen ve Orman Genel Müdürlüğü sabit kıymetlerine alınan tesislerden 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamındaki fabrika veya ticarethane niteliğindeki tesisler öncelikle kullanıcılarına olmak üzere yirmi dokuz yıla kadar kiraya verilebilir. Bu nitelikteki tesislerle ilgili devam eden davalar sonucunda müsadere kararı verilmesi hâlinde, müsaderesine karar verilen bu tesisler ile genel bütçeli kamu idarelerine veya özel bütçeli idarelere verilmiş olan izinli alanlarda izin maksadı haricinde yapılmış tesisler hakkında da bu hüküm uygulanır.” 10 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun ile 16/2/1995 tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Atıflar ve sonuçlandırılamayan işlemler MADDE 14 – 1 Diğer mevzuatta 2924 sayılı Kanuna ve 4070 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır. 2 2924 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi olduğu tespit edilenler hakkında yapılan ve tamamlanamayan işlemler, mali yükümlülüklerini kısmen veya tamamen yerine getiren kişilerin hakları korunarak bu Kanun hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca sonuçlandırılır. 3 2924 sayılı Kanun hükümlerine göre 2/A alanlarına nakline ve yerleştirilmesine karar verilen ve halen işlemleri devam eden orman içi veya bitişiği köyler halkına ilişkin iskân işlemleri, Orman ve Su İşleri ile Çevre ve Şehircilik bakanlıklarınca müştereken yürütülür. Bu köyler halkının yeni iskân edileceği alanda hak sahiplerine verilecek bina, arsa ve arazilerin bedelleri peşin veya yirmi yıl içinde ve yıllık eşit taksitlerle faizsiz olarak tahsil edilir. Bu köyler halkından hak sahibi olanlardan anlaşma yapanların nakledildikleri Devlet ormanı içinde veya bitişiğinde kalan taşınmazları ile bunların karşılığı olarak yerleştirilecekleri yerlerden kendilerine iskânen verilecek taşınmazların tapudaki devir ve tescil işlemleri karşılıklı olarak yapılır. 4 4070 sayılı Kanunun 5, 6 ve 7 nci maddelerine göre süresi içerisinde idareye başvuruda bulunanlardan hak sahibi olduğu anlaşılanlar, bu Kanunun 12 nci maddesine göre hak sahibi sayılır ve işlemleri aynı maddeye göre sonuçlandırılır. 5 Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, 2886 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. 6 Bu Kanunun 2/A alanları hakkındaki hükümlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Orman ve Su İşleri Bakanlığınca; 2/B alanları ile Hazineye ait tarım arazileri hakkındaki hükümlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir. Ödenek kaydedilmesi GEÇİCİ MADDE 1 – 1 Bu Kanunun uygulaması sonucu 2012 yılında gerçekleşen gelirler, 10 uncu madde ve bu madde kapsamında belirlenen oranlar dâhilinde genel bütçenin B işaretli cetveline gelir ve özel gelir kaydedilir. Genel bütçenin B işaretli cetveline özel gelir kaydedilen tutarlar karşılığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesine afet riski altındaki alanların dönüştürülmesinde kullanılmak üzere özel ödenek kaydetmeye Çevre ve Şehircilik Bakanı; gelir kaydedilen bu tutarlar karşılığı ise 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası kapsamında Orman Genel Müdürlüğü bütçesine Hazine yardımı ile ilişkilendirilmek üzere ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir. Yürürlük MADDE 15 – 1 Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 16 – 1 Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 25/4/2012 Instagram'dan takip etmek için tıklayınız
28 Şubat 2021 Tapu Hukuku 234 Görüntüleme ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’ NE, DAVACI VEKİLİ DAVALI KONU Tapu kaydının beyanlar hanesine 2/B şerhi verilmesi istemimizden ibarettir. DAVA DEĞERİ AÇIKLAMALAR Müvekkilimiz, 6292 sayılı Yasa uyarınca …. parsel … ada üzerinde bulunan taşınmazı satın almak için …/…/… tarihinde başvuruda bulunmuş, ancak ilgili taşınmazın tapu kaydında 2/B şerhi bulunmaması nedeni ile satış işlemi kadastrosu sonucunda … Köyü çalışma alanında bulunan eski … parsel sayılı … metrekare yüzölçümündeki taşınmaz … adına tespit edilmiş, … … Mahkemesi’nin kesinleşen … sayılı ilamı ile … adına tescil edilmiş, betonarme ev ve cam seranın …’a ait olduğunun tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş, …. yılında yapılan uygulama kadastrosu sonucunda çekişmeli taşınmaz … ada …. parsel olarak … metrekare yüzölçümüyle tespit ve tescil edilmiştir.… Mahkemesinin kesinleşen ilamı gözetildiğinde taşınmazın 6831 sayılı Yasa’nın 2/B kapsamında kaldığı, bu ilam dikkate alınarak taşınmazın için iş bu davanın açılması zorunluluğu hasıl olmuştur. HUKUKİ NEDENLER 6831 S. K. m. 2. HUKUKİ DELİLLER tarihli cevap dilekçesi,… Mahkemesi’nin … sayılı ilamı ve tescil belgesiTespit ve tescil belgesi Bilirkişi İncelemesiKeşif SONUÇ VE İSTEM Yukarıda açıklanan nedenlerle …. İli, … İlçesi,…Köyü, ….Ada, … parselde kayıtlı olan taşınmazın 2/B vasfında olduğuna dair tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekâleten talep ederiz. Davacı Vekili
İçindekiler1 Haksız Rekabetin Tanımı ve Şartları2 Haksız Rekabet Hakkında Başvurulabilecek Kanun Haksız Rekabet Hakkında Açılabilecek Hukuki Bir Dava – Haksız Rekabetin Tespiti DavasıHaksız rekabetin tespiti davası ve şartlarını incelediğimiz bu yazımızda, haksız rekabet halinde başvurulması gereken hukuki yollara ve uyuşmazlık çözüm önerilerine yer ticari hayatın olmazsa olmazlarındandır, ticari hayatı dinamik tutar ve geliştirir. Rekabet edenlerin ise iyiniyet ve dürüstlük kuralları çerçevesinde hareket etmesi rekabet hükümleri, Türk Borçlar Kanunu’nda ve Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. BK gerçeği yansıtmayan ilanlar veya iyiniyete aykırı davranışlar sonucunda müşterisi azalan ya da onları kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan kişiye bazı davaları açabilme imkânı Ticaret Kanunu’nda ise ticari işlerle ilgili haksız rekabet hükümleri düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu madde 56 Haksız rekabetin tespiti davası, men davası, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması davası ref’i davası ve maddi-manevi tazminat davası açabilme imkânı tanımıştır. Bunların dışında cezai sorumluluğu gerektiren hallerde ceza davası da bu yazımızda genel hatlarıyla haksız rekabete değinecek ve özel olarak haksız rekabetin tespiti davasını Rekabetin Tanımı ve ŞartlarıHaksız rekabet Bozulmamış, hukuka uygun bir rekabet ortamında müşterisine veya rakibine karşı kişinin, aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı fiiller gerçekleştirmesidir. Bir fiilin haksız rekabet teşkil ettiğinin veya etmediğinin tespiti somut olaya göre rekabet ve rekabet yasağı çoğu zaman karıştırılmaktadır ancak birbirlerinden çok uzak iki kavramdır. Rekabet yasağı, lafzından da anlaşılacağı üzere taraflar arasında rekabeti yasaklamaktadır ve herhangi bir özgürlük alanı bırakmaksızın net bir şekilde rekabet etmeyi önlemeyi amaçlamaktadır. Bunun yanı sıra haksız rekabette, özgür rekabet ortamında güveni zedeleyen aldatıcı fiiller önlenmeye çalışılır. İkisi farklı kavramlar olup ikisinde de farklı amaçlar ve sonuçlar ilişkilerde rekabet kaçınılmazdır. Özü itibariyle ilişkilerin rekabete ihtiyacı dahi vardır. Rekabet etmek ürün kalitesini yükseltir, ürünün maliyetini düşürür, tekelleşmenin önüne geçer ve işletmelerin verimliliğini arttırır. Bundan dolayı rekabet desteklenmeli, engellenmemelidir ancak sınırsız bir rekabet hakkı da yine birçok soruna gebedir. Bundan dolayı kanun koyucu rekabet etme özgürlüğünü sınırlandırma ihtiyacı özgürlüğü, hukuk güvenine veya dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılmamalıdır. Rekabet özgülüğüne aykırı fiil gerçekleştirmek yerine göre suç olabildiği gibi çoğu zaman da hukuk güvenliğini zedelediğinden hukuken yaptırıma maruz bırakılmaktadır. Haksız rekabetin mağduru olan kişi bir müşteri olabileceği gibi bir rakip de Ticaret Kanunu madde 54/2’yi referans alarak haksız rekabetin en temel şartının “…aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışların veya bu niteliklerdeki ticari uygulamanın varlığı…” diyebiliriz. Bununla birlikte failin kusurluluğuna bakılmadığı gibi zararın oluşması da şart değildir. Herhangi bir rekabet ilişkisinin varlığı ya da yokluğu da haksız rekabet için engel Ticaret Kanunu madde 55’te kanun koyucu bazı haksız rekabet hallerini örneklemiştir. Bu haller sınırlayıcı nitelikte değildir. Bunların dışında da yine haksız rekabet halleri vuku bu halleri 6 başlık altında sınıflandırabilirizDürüstlük kurallarına aykırı reklamlar ve satış yöntemleriyle diğer hukuka aykırı davranışlar TTK 55/a,Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek TTK 55/b,Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak TTK 55/c,Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek TTK 55/d,İş şartlarına uymamak TTK 55/e,Dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartları kullanmak TTK 55/f.Kanun koyucu bu bentleri belirledikten sonra “… Paye, diploma veya ödül almadığı halde bunlara sahipmiş gibi hareket etmek ve bu sıfatla karşı tarafla işlemlerde bulunmak…” gibi daha özel nitelikli durumların bazılarına da yer vermiştir ancak bu saymalar tahdidi değildir. Somut olayın özelinde inceleme yapılması her zaman daha doğru Rekabet Hakkında Başvurulabilecek Kanun YollarıRekabet güvenliğini sağlayabilmek adına hukuk düzeninin kabul etmiş olduğu bazı hukuki ve cezai koruma yolları vardır. Hukuki koruma yolları Türk Ticaret Kanunu madde 56/1 de sınırlı olarak sayılmıştır. BunlarHaksız rekabetin tespiti davası,Haksız rekabetin men’i davası,Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması davası veMaddi ve manevi tazminat korumayı gerektiren haller Türk Ticaret Kanunu madde 62 /a, b, c, d bentlerinde sayılmış ve bu fiillerden sorumlu olan kişiler hakkında, her bir bent kapsamına giren fiil dolayısıyla 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacağı hükme rekabetin engellenmesi açısından gerekli diğer ihtiyati tedbirlerin alınmasının da talep edebileceği öngörülmüştür. Haksız rekabet teşkil eden ve ayrıca suç teşkil eden diğer durumlarda da, fiili gerçekleştiren gerçek veya tüzel kişiye, savcılık nezdinde suç duyurusunda rekabetin tespiti davası çoğu zaman tek başına dava konusu olmaz ancak haksız rekabet davalarının hemen hemen hepsinde haksız rekabetin tespitinin de istenildiğini görmekteyiz. Bu yüzdendir ki hukuk düzeninde bu kadar geniş bir alan kapsayan böyle kıymetli bir konunun detaylarını ve inceliklerini sizlerle paylaşmak Rekabet Hakkında Açılabilecek Hukuki Bir Dava – Haksız Rekabetin Tespiti DavasıTespit davası Bir hukuki olgunun yahut ilişkinin hukuk vasıtaları ile varlığının ya da yokluğunun tespitinin istenildiği davalardır. Bu davaların icrai niteliği yoktur yani mahkemenin verdiği karar herhangi bir emir değildir. Bu dava sonucu alınacak karar, başka davalarca ileri sürüldüğü takdirde kesin delil teşkil eder. Alınan ilam mahkemeyi bağlayıcı niteliktedir. Haksız rekabetin tespiti davası da bir tespit davası niteliğinde olduğundan alınan tespit ilamı diğer mahkemeleri de bağlayacaktır. Bu davalar asliye ticaret mahkemelerinde rekabetin tespiti davası ile maruz kalınan fiilin, haksız rekabete sebebiyet verip vermediğinin tespit edilmesi talep açabilmek için failin kusurlu olması şart değildir yani bir gerçek ya da tüzel kişinin, haksız rekabete sebep olan fiili gerçekleştirmesinde kusurunun varlığına bakılmaz. Kusursuz olsa bile fiilinden sorumludur. Kusursuzluk halinde de yine faile dava açılabilir, ihtiyati tedbirlere rekabetin tespiti davasında zararın gerçekleşmesi de beklenmez. Zarar olsa da olmasa da dava açılabilmektedir ancak zararın olduğu ve giderilmesi gerektiği durumlarda kanunun diğer bentlerinde maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği haksız rekabet teşkil eden fiil gerçekleşmeden önce, gerçekleştiği anda ya da fiil sona erdikten sonra da açılabilir. Fiil henüz devam ediyorken de davanın açılmasında sakınca olarak haksız rekabetin tespiti davası tek başına istenmemekte, men davası, ref’i davası ve maddi-manevi tazminat davası ile birlikte istenmektedir ancak tek başına bir tespit davasının açılmasında da hukuki bir engel haksız rekabetin tespitinin talep edildiği davalarda alınan karar, açılacak başkaca davalarda kesin delil mahiyetinde kullanılabilir ancak kullanılması zorunlu değildir. Bu dava sonucunda verilen hüküm eda davası veya inşai bir dava niteliğinde de olmadığından icra edilebilirliği açısından başka bir davada delil olarak kullanılması uygun rekabetin tespiti davası, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl ve bunların doğumundan başlayarak üç yıl geçmeden açılmalıdır. Zira zamanaşımına uğrayacak ve artık def’i olarak ileri sürülebilecek duruma gelmektedir ancak Türk Ceza Kanunu’nda daha uzun dava zamanaşımına tabi olan bir fiil mevcutsa bu süre hukuk davaları için de geçerli Rekabet Suçu ve CezasıÖrnek bir Yargıtay kararından bahsetmek gerekirse Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 17/11/2021 tarihli 2020/6288 Esas numaralı, 2021/6285 karar numaralı haksız rekabetin tespiti davası ile ilgili bir kararında, “İSGİDEAL” markası davacı vekili, ticaret unvanı “İDEALİST” olan ve web sitesinde de yayınlayan davalı aleyhinde haksız rekabetin tespiti davası açtığını ve haksız rekabet hükümlerine aykırı hareket ettiğini ileri sürdüğü davada; heyet davacı tarafı haklı bulmuş, görsel ve işitsel olarak aynı şirket algısı yaratabileceğinden “İDEALİST” ibaresinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine karar vermiştirGenel hatları ile haksız rekabetin tespiti davası hakkında siz kıymetli okurlarımızı bilgilendirmek istedik. Haksız Rekabet somut olayın özelliğine göre şekil alan dinamik bir alandır. Bundan dolayı danışmanlık almak son derece önemlidir. Daha fazla bilgi ve danışmanlık almak için büromuzla iletişime geçebilirsiniz.
2b hak sahipliği tespit davası